Ay çat diye çatlayacağım. Vallahi de billahi de sinirimden çatlayacağım.
Türkiye’de “çalışan kadın” olmanın koşullarını bilmeden ahkam kesmiyorlar mı deli oluyorum. Bak hırsımdan doğru düzgün düşünüp yazamıyorum bile.
Şimdi hangi konuda ahkam kesiyorlar diye soracaksınız tabii.
Baştan alayım.
Efendim, Hürriyet Gazetesi’nde haftada bir gün,
doktorla danışan arasında geçen soru cevap konuşmaları havası verilmiş
bir köşe yayınlanıyor. Dr. Başak DEMİRİZ hazırlıyor köşeyi. Bu haftanın
konu başlığı “çalışan annenin vicdan azabı”
Danışanı soruyor. "6 aylık bebeğimi bıraktım işe başladım. Çok endişeliyim, çok vicdan azabı çekiyorum. Ne yapmalıyım?"
Doktorumuz da tuzu kuruların özgüveniyle cevap
veriyor: “Çalışmanız çocuğunuzda bir sorun yaratmaz. Önemli olan onunla
geçirdiğiniz vaktin niceliği değil, niteliğidir.” Sonra da Avrupa’da,
Amerika’da yapılmış araştırmalardan örnekler veriyor.
En sonunda bu kadar iddialı olmaktan (e tabi çıkar birileri sorar di
mi; annesinin çalışıyor olmasından muzdarip bi sürü çocuk var onlar ne
olacak? der ) çekinmiş olacak ki bir ama ekliyor. “Çocuğunuza vakit
ayıramamanız sorun yaratır” .
İşte burada patlıyorum!...
O, hangi ülkede yaşadığından habersiz Doktor’a
bağıra bağıra demek istiyorum ki; SEN TÜRKİYE'Yİ AVRUPA MI SANDIN? ...da
oranın istatistiği ile burayı değerlendirebiliyorsun. Avrupa’da pek çok
ülkede kadınlar 9 ay- 1 yıl doğum izni kullanır.
Doğum sonrası dilerlerse işlerine part time devam edebilirler.
Bunların hangisi geçerli bu ülkede Allah aşkına.
Sağlık bakanlığı bangır bangır yayın yapıyor, “ilk 6 ay sadece anne sütü.”Ama doğum izni 8 hafta. 2 ay bile değil. Eğer
karnın burnunda her an işyerinde doğurma riskini göze alıp 37. Haftaya
kadar çalışırsan, doğum öncesi izninden de bir 5 hafta ekleniyor. Oluyor 13 hafta. Yani
hepi topu 3 ay. Nasıl emzirecen 6 ay? Eğer işyerini
ikna edebilirsen 6 ay da ücretsiz izin kullanabilirsin.
(ki Türkiye'de yaşıyoruz pek çok işyeri o 6 ay izn vermektense, seni kapının
önüne koymayı tercih eder). Doğumdan sonra günde 1,5 saat süt iznin var, bebek 1 yaşına gelene
kadar. Bu izni layığıyla kullanabilenler var mı çok
merak ediyorum. Ben bugüne kadar hiç görmedim de…
Haa, bu doğumla ilgili izinler konusunda devlet
memuru olan annelerle, olmayan yani SSK'lı anneler arasında da ciddi bir ayrımcılık
var.. Ama oraya hiç girmeyeyim. Açtığım ağzımı kimse kapattıramaz sonra…
Neyse konuyu dağıttım. Toparlayayım.
Türkiye’de çalışan kadın nüfusun büyük bir kısmı
büyük şehirlerde yaşıyor. Üşenmesem bununla ilgili istatistik de
araştırırdım ama. Vaktim yok, uğraşamayacağım. Görünen köy kılavuz
istemez nasıl olsa.
Kendi işiyle uğraşan, doktorluk, öğretmenlik
(devlette) yapan, ya da hali vakti yerinde olan az sayıdaki kadını
çıkardığınızda, kalan büyük çoğunluğun çocuğuna ayıracak yeterli vakti yoktur.
Yani, “kariyer de yaparım çocuk da” lafı yalandır. Birinden
biri eksik kalır illa ki.
Çünkü haftalık çalışma saatleri 45-50 saat
civarındadır. Fazlası vardır eksiği yoktur. Finans sektöründe çalışma
saatleri - ödenmediği için istatistiklere girmeyen- mesailer sebebiyle
haftalık 60 saati bulur. Belli dönemlerde geçebilir
de.. Özel okullarda öğretmenler, vakitli çıksalar da , sınav
değerlendirme, ders hazırlama vb nedenlerle evde de çalışmaya devam
etmek zorundadırlar. İşçileri hiç saymıyorum. Mecbur tutulan mesailerle,
asgari ücretten az hallice olan maaşları üç kuruş daha
artsa da, onların da haftalık çalışma saatleri 50-60 ın altına düşmez.
Akşam 5 dedin mi çıkan devlet memuru kadınlar bile, eğer büyük şehirde
yaşıyorlarsa, trafik çilesi nedeniyle evlerine saat 7 den önce
varamazlar.
Kadınların eğitim ve gelir seviyesi düştükçe, evde
eşlerinden destek alma imkanları da azalıyor. Bu nedenle günde ortalama
10 saat çalışan ve minimum 2 saatini trafikte zayii eden (İstanbul’da
yaşıyorsa bu süre 5 saate kadar çıkıyor maalesef) kadını
evde de ev işleri beklemektedir. Yemek pişirecek, çamaşır, bulaşık yıkayacak, ütü, temizlik
yapacak, . Ve zaman bulursa, uykuya dalmadan az önce
çocuğuyla ilgilenecek. Sonra da o çocuk çalışan annesi nedeniyle hiiiç
sorun yaşamayacak, aksine çok mutlu olacak.
Bir tarafımla gülerim ben bu sava… Çürütebilecek olan varsa da beri gelsin!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder